Sungurlu isminin Sunguroğullarından veya Sungur Bey’den geldiği kesin. Ama Tarihi biraz kesin değil. 
Selçuklu’ların Anadolu’ya gelişlerinden sonra bölgenin Sungur isminde bir Bey’in yönetiminde olabileceği gibi bölgeye Sungurlu veya Sunguroğlu adlı bir aşiretin yerleşmiş olması da mümkün. 
Sungur veya Sungurlu ismi ile bağlantılı ilk yazılı kaynak  1762 yılında Ulu Camiyi yaptıran Mehmet Sungur Bey’i görürüz. 
Şehrin adı bu tarihten önce Sungurlu olduğuna göre Mehmet Sungur Bey Sungurlu aşiretinden veya Sunguroğulları adında sülaleden gelmektedir. 
Başka bir rivayete göre de kentin adı Ertuğrul Gazi’nin kardeşi Sungurtekin’e ve onun çocuklarına dayandırılmak istenir. Ama bunu kanıtlayacak bir belge yok. Bilindiği kadarı ile kabul edilen bilgi Ertuğrul Gazi batıya gelirken, Sungurtekin ve Gündoğdu’nun batıya gelmedikleri, geriye doğuya yöneldikleri doğrultusundadır.  O zaman şehre adını veren Sungur Bey’in kim olduğu, konumu ve yaptıkları hakkında bir bilgi sunamıyoruz.  Sadece adına kurulu bir güzel bir şehir görüyoruz. 
Sungurlu şehri şu anda kurulu yerden yaklaşık 5 km uzaklıkta kuzeybatıda kuruludur.  
Küçük kıyamet olarak adlandırılan 1509 İstanbul depremi olduğu tarihte Çorum ve çevresinde de büyük bir deprem yaşanır. Bu depremde Sungurla tamamen yerle bir olur. Depremden sağ çıkan insanlar için o zamanlar kuvvetli akan bir nehir olan bugünkü Budaközü çayı kıyısında bugünkü Sungurlu şehri kurulur.  Şehrin nüfusu da yaklaşık 20.000 aileden oluşur.  Bu da yaklaşık 80.000 kişi olarak tahmin edilir.  
Bugün kentin nüfusu 40.000.
Eğer yolunuz bölgeden geçer ise Sungurlu ziyareti için zaman ayırın. Bu güzel ilçemizde az da olsa zaman geçirin. Ulu cami etrafındaki sokakları gezip, zamana karşı ayakta kalmaya çalışan birkaç tarihi bina görürsünüz. Sungurlu insanları çok konukseverler. 
Şimdi Sungurlu’da bulunan iki tarihi yapıyı tanıyalım.

Sungurlu Ulu Cami: 
Ulu Cami geleneği genellikle Selçuklular ve Beylikler döneminde kullanılır. Her ilde Cuma namazlarının kılındığı bir ulu cami bulunur.
Diğer camiler ise küçük mescitlerdir.
Osmanlı döneminde yaptırılan büyük camilere de banilerinin isimleri verilmiştir. Yaklaşık 16. yüzyıldan sonra Ulu Cami kavramı yavaş yavaş kullanılmamaya başlar.
Nüfusun devamlı atmasından dolayı büyük camiler yapılmaya başlar ve genellikle yaptıran kişinin adı ile anılırlar.
Sungurlu Ulu Caminin kitabesinde caminin 1762 yılında Mehmet Sungur Bey tarafından yaptırıldığı yazar. Muhtemelen daha önceleri mevcut olan bir ulu cami yeniden yaptırılmış ve ismi de Mehmet Sungurlu Bey Camisi olarak değil, eski orijinal ismi ile Ulu Cami olarak kalmış olabilir. 
Cami hem uzaktan, hem yakından hem de içerisinden mükemmel bir görünüm sunar. 
Caminin dörtgen gövdesinden kubbeye geçiş sekizgen tambur ile yapılır. Cami ana gövde ile son cemaat yerinin buluştuğu yerde kuzeybatıda tuğladan yapılmış cami minaresi hem bina hem de kubbe ile mükemmel bir uyum sağlar. 
Camide tek ana kubbe var. 3 küçük zarif kubbeli son cemaat mahalli ile cami kuzeye doğru uzanır. 
Hemen girişin karşısına yerleştirilmiş şadırvanı mevcuttur. 
Caminin iç mekanı da gayet sade ve huzurlu bir atmosfer sunar. içeride abartılı avizeler ve boğucu süslemeler olmadığı için kapıdan içeri girdiğiniz anda manevi bir hava sizi sarıp sarmalar… 
Ahşaptan yapılı güzel bir minberi var. Bu da caminin kitabesinde belirtilen 1762  tarihinden önce yaptırılmış olduğunu ve bu tarihte yenilendiğini gösterir. Çünkü Osmanlı camilerinde kullanılan malzeme genellikle mermerdir. Selçuklu ve beylikler döneminde ise hep ahşap minberler görürüz. Mehmet Sungun Bey Ulu Caminin ismini ve mimari özelliklerini muhafaza ederek yenilemiştir. O yüzden ahşap minber kullanılmıştır.
————————
Sungurlu Saat Kulesi:
Zaman kavramı ve saat çok önemli.
2. Abdülhamit her şehre bir saat kulesi yapımı geleneği başlatır.
Saat kulelerinin yapılmasını teşvik eder. Türkiye’de gördüğümüz saat kulelerinin çoğunluğu bu dönemde yaptırılır.
Çok azı daha eski zamanlara dayanır. 2. Abdülhamit döneminde yaptırılan 144 saat kulesinden bugün sadece 52 tanesi ayaktadır.
Zamanın sungurlu Kaymakamı Edip Bey geleneğe uyarak 1892 yılında bu saat kulesini yaptırır.
Kule 8 katlı olarak yapılır. En üste bir ahşap köşk oturtulur. Bu ahşap köşkün dört yanına da kadranlı saatler yerleştirilir.
Uzaktaki insanların saati bilmeleri için de saat başı bulunulan saat kadar çalacak saat çanları yerleştirilir.
Tam saatlerde vaktin sayı kadar aralıklar ile çan kuvvetli vurur. Yarım saatlerde de çan zayıfolarak arka arkaya iki kez kısa vurur.
Uzakta olan insanlar saati duyarak bilirler. 3 kez çalmışsa saat 3, 5 kez çalmışsa saat 5’e gelmiştir.
Bu kulenin saat çanı zamanın Almanya Amasya konsolosu tarafından hediye edilir.