Sevgili seyahat severler,
Benimle veya diğer meslektaşlarımla yapacağınız Karadeniz Turlarında sanki apayrı bir Dünya’ya ulaşıyorsunuz.
Geziniz esnasında göreceğiniz güzelliklerin kısa bir özetini sunuyorum sizlere. Başlangıç noktası olarak Trabzon ilimizi baz aldım. Tur akışını sizin programınıza göre yapacağız. Ben burada size örnek bir tur akışı sunuyorun.
Kısa bir Trabzon şehir turunun ardından Ayasofya‘yı ziyaret ederiz. Bildiğiniz gibi Ayasofya 2012 yılına kadar müze olarak kullanılıyordu. Şu anda camiye çevrildi, ama halen fresklerden büyük bir kısmı görülebilir…Trabzon’da Atatürk Köşkü, Ahi Evren Dede Türbesi, Ali Şükrü Bey’in Mezarı, kiliseden camiye çevrilen Otahisar Camisi, şehir surları, Gülbahar Hatun külliyesi ziyaret edilebilir.
Her ne kadar türkülerde Maçka yolları taşlı dense de, çok güzel asfaltlanmış manzara olarak doyumsuz olan yollardan Maçka‘ya, oradan da Altındere Vadisi içerisinde saklanmış Sümela / Meryem Ana Manastırı‘na varıyoruz. Altındere Vadisinin güzellikelrini gören gözlerimiz “bizi neden bu güzellikleri daha önceden görmeye getirmedin diye” bizlere adeta sitem ederler.
Meryem Ana Manastırı bu doğal ortam içerisine, dağın yamacına ağaçların arkasına saklanmış, bizimle saklambaç oynamak ister gibi, bizim kendisini bulmamızı istiyor. Ve biz de bu oyuna katılıyor ve buluyoruz o güzeller güzelini. Yıllardır yağmura, neme karşı direnebilen, tüm ihtişamı ile sarp kayanın böğrüne yaslanmış ve aşağıdan gelenleri seyrediyor tüm heybeti ile.
Manastıra minibüsler ile çıkabilirsiniz veya yaklaşık 1200 metrelik bir yamacı tırmanırsınız. Manastırın ön tarafında içindeki duyguları yeni kabaran genç delikanlı veya genç kız heyecanı ile akan dere ve küçük şelaleler izleyenleri büyüler. Buradaki güzelliği tarif etmek için kelimeler yetersiz kalıyor. Onun için buradaki atmosfer anlatılmaz, ancak yaşanır ve güzel izlenimler, duygular olarak hep hatırlanır , özlem duyulur.
Manastırın hikayesini dinlerken kendinizi bazen tarihin derinliklerinde hissedersiniz, tarih ile günümüzü buluşturursunuz iç dünyanızda. Yorgun ve huzurlu ayrılırız Sumela Manastırı‘ndan.
Bölgenin başka bir güzel ziyaret noktası da Uzungöl… Her ne kadar son yıllarda aşırı artan bir ziyaretçi trafiği olsa da Haldizen vadisinde heyelanla oluşmuş olan bu güzel göl gönlünüzde güzellik esintileri oluşturur… Yürüyüş yapabilirsiniz, bisiklet kiralayıp etrafı keşfetmeye çıkabilirsiniz, gülde deniz bisikletine binebilirsiniz…
Rize bölgesinde de yüzlerce ziyaret noktası var. Grupların en çok gittiği Ayder Yaylası Karadeniz turlarının vazgeçilmezlerindendir.
Ayder Yaylası’na ulaşmak için Karadeniz Bölgesinin yeşillikleri arasında yüzyıllar boyunca çağlayarak akan alabalık yönünden zengin, son yıllarda Rafting ve Zippline tutkunlarının aşkı olan Fırtına Deresi boyunca gideriz. Fırtına Deresi sizin gelişinizle biraz daha coşkulu akar ve yüreklerinizde de güzellik fırtınaları estirir.
Çamlıhemşin’de mola verip minibüsler ile 20 dakikalık bir yolculuk yapıp Zil Kalesi‘ne ulaşırız. Harabe halindeki kale son yıllarda adeta yeniden yapılarak restore edildi. Kaleden vadiyi izleriz. Müthiş bir manzara… Kelimeler ile ifadesi zor. Buradaki güzelliği de doya doya yaşadıktan sonra yolumuza devam ederiz ve biraz ilerideki Palovit Şelalelerini görürüz. Yol boyunca dağların arasına serpiştirilmişgüzel ahşap evleri, küçük dünyalarında o kadar imkânsızlıklara rağmen gülümseyen yürekleri sevgi dolu Karadeniz insanını görürüz.
Ayder‘e ulaşırken yolda Osmanlı devri eserlerinden taş köprüler görürüz… Birisinin hikayesi ilginç. Köprüyü hikayesi ile ziyaret eder, dilekler dileriz… Ayder Yaylası da Uzungöl gibi arışı ziyaretçi akımına uğramış olsa da buradaki atmosfer her zaman güzel ve huzur verici…Grubun ilgisine göre birkaç saatlik molanın ardından yolumuza devam ederiz.
Rize’ye gelmişken Karadeniz yöresinin belki de en müthiş manzaralarını izleyeceğiniz Kıble Dağı Dua Tepesine de mutlaka çıkmak gerek..
Eğer turunuz uzun ve rahat olur ise muhteşem dağ manzaraları eşliğinde Hopa, Borçka, Karagöl ziyaretleri yapabiliriz. Çoruh Nehri kenarında teraslar şeklinde tepeye kurulmuş ve Çoruh Nehri/Vadisi’ni gözetleyen Artvin şehrini ve Kafkasör Yaylası’nı gezmeyi de ihmal etmeyiz. Kafkasör’de her yıl Haziran ayının son haftası boğa güreşi şenlikleri düzenlenir. Manzara doyumsuz ve kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzel. Ayrıca Artvin yöresindeki göller ve Gürcü kiliseleri de görmeye değer…
Karadeniz sahil şeridi boyunca yapacağımız yolculukta, denizdeki dalgalarının bizlere el salladığını hissederiz. Bu bölgeler eskiden Hıristiyanlar ile Müslümanların yüzyıllar boyunca kardeşçe yaşadıkları, birbirlerine kucak açtıkları, yardımlarına koştukları, dertlerine derman oldukları yerlerdi. Giresun‘da Giresun Kalesi’ni, eski bir ortodoks kilisesi olon Giresun Müzesi’ni, Topal Osman Ağa’nın anıt mezarını ziyaret ederiz.
Derelerinin bir türlü yukarıya akmadığı Ordu ilimizde teleferik ile Boztepe‘ye çıkıp şehri uzaktan seyrederiz.. Diğer şehirler kadar çok eski tarihi olmayan, Osmanlı döneminde önem kazanan şirin ilimizde Aziziye Camisi ile TaşbaşıRum Kilisesini (şimdi kültür merkezi) doğal güzellikler ile tarihi yapıları harmanlamamızı sağlar. Ordu’lu fizikçi Oktay öğretmenin tavsiyesi doğrultusunda Ordu’ya özgü pancar çorbasını da mutlaka yemeli. Zamanı sıkışık olmayan ziyaretçilerimiz ile Yason Burnu mevkiinde mitolojiye kısa bir yolculuk yapıp Yason ve Medea’nın hikayelerini dinleriz. Yaz günlerinde Fatsa’da, Ünye’de veya Terme’de Karadeniz’in serin sularına kendinizi bırakabilirsiniz.
Samsun‘da Bandırma VapuruMüzesini ziyaret ederken Gazi Mustafa Kemal ve yol arkadaşları ile 19 Mayıs 1919’u yeniden yaşarsınız. Samsun’da Amazon Köyü ve Amazon Adası Müzesi, Amisos Tepesi, Şeyh Sadi Tekkesi, Milli Mücadele Ruhu Külliyesini, İsa Baba ve Kılıç Dede Türbelerini Şeyh Kudbeddin Dergahını de ziyaret etmek gerek…
Doğu Karadeniz turu yapılır da efsaneler ve masallar diyarı, Osmanlı Padişahlarının çoğunun şehzadelik yaptığı şirin Amasya ilimiz ziyaret edilmez mi?. Efsaneye göre Şirin‘e ulaşmak için dağları delerek şehre su getiren Ferhat’ı düşünürüz burada. Şirin kadar nazlı Ferhat kadar azimli ve kararlı Amasya halkı tarih mirasını Yeşilırmak kenarında korumuşlar. Kral kaya mezarları ile Selçuklu ve Osmanlı mimari eserleri birbirlerini tamamlayan parçalar olarak muhteşem bir uyum oluştururlar. Tabii ki Ferhat’a dayandırılan dağlardaki delikler de çok ilginç. Şehre duygu ile bakarız.. Eğer Ferhat günümüz materyalist dünyasında yaşamış olsa idi mutlaka kazmayı kayalara değil de, kalplere vurarak kalplerdeki akmaya hazır ama bir türlü akamayan sevgi pınarlarının çağlamasını sağlardı. Amasya’da su yollarını izlerken günümüz dünyasında Ferhatların ve Şirinlerin eksikliğini düşünürüz. Bu güzel şehir tarih boyunca pek çok medeniyetin kalıntılarını barındırmıştır içinde. Şehrin tarihte oynadığı en son rol ise, Milli Mücadele’nin temel taşlarından olan adımlar bu ilde atılır ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk 22 Haziran 1919 tarihinde Amasya Genelgesini burada yayınlar.
——————-
Doğu Karadeniz turu için ihtiyacınız olan zaman planlaması:
Hızlı bir Doğu Karadeniz turu için 4 gün planlayabilirsiniz ama çok yorulursunuz.
Rahat bir Doğu Karadeniz turu için 6 gün planlayabilirsiniz.
İdeal bir Doğu Karadeniz turu için 7 – 8 gün planlayabilirsiniz.
——————–
Not: Rehberler tur organize etmezler. Organize edilmiş turlara rehberlik hizmeti verirler ve sadece verdikleri rehberlik hizmetinden sorumludurlar.
Konaklama tesisleri, otobüs, gezilecek yerlerin belirlenmesi, programda değişiklik yapma gibi konularda Turizm Seyahat Acentası ve Tur Operatörleri yetkili ve sorumludur.