Divriği dağlar arasında kurulmuş bir ilçemizdir. Fırat Nehri’nin kollarından Çaltı çayı kıyısında kurulmuş olan Divriği Hititler zamanından beri aralıksız iskan edilmiş önemli bir yerleşim yeridir.
İlçenin nüfusu yaklaşık 15.000 kişi civarındadır. Deniz seviyesinden yüksekliği ise 1225 metredir.
Helenistik dönemde Apbrike, Doğu Roma (Bizans) döneminde Tepbrike olarak adlandırılan şehre Türkler Dövrik adını vermişlerdir. Arap kaynaklarında da şehri adının Abrik olduğunu belirtilir. (Kaynak https://sivas.ktb.gov.tr/TR-76096/divrigi.html)
Bölgede halen çıkarılan demir madeni tarih boyunca hep bölgenin zenginliği olmuştur.
Orta çağdan beri bölgede demir çıkarılır. Aynı zamanda da ticaret yolları üzerinde bulunan Divriği en parlak dönemini Selçuklu’ya bağlı Mengücekli/Mengüçlü Beyliği döneminde yaşar. Mengüçlü/Mengücekli Beyliği Erzincan merkez olmak üzere, Kemah, Divriği, Şebinkarahisar, Tunceli, Elazığ yöresinde hüküm sürer.
Mengüçlü Beyi Ahmet Şah döneminde Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası yani hastanesi yaptırılır. Divriği’de medreseler de vardır. Bugün Ulu Cami ve Darüşşifa ve pek çok kümbet biçimindeki türbeler, hamamlar ve taş köprü görülecek yerler arasındadır. Ayrıca Divriği’de 17., 18. ve 19. yüzyıllardan kalma sivil mimari örnekleri de görülür.
Ayrıca günümüzde çok tanınmayan ama ülkemizin gelişmesinde önemli rol oynayan kahramanlardan birisi olan Nuri Demirağ Divriğili’dir. Nuri Demirağ cumhuriyet döneminde Vecihi Hürkuş’un uçak üretimi projesine destek verir ve milli uçak sanayisini kurmak ister. Yaptırdığı özel uçakla İstanbul’dan memleketi Divriği’ye kadar uçar. Nuri Demirağ Samsun – Sivas, Sivas – Erzurum, Denizli – Dinar demiryolları hatlarının inşaatını gerçekleştiren kişi olduğu için Atatürk tarafından kendisine Demirağ soyadı verilmiştir.
Vaktimiz olursa Nuri Demirağ ve Vecihi Hürkuş hakkında bir araştırma yapacak olursak, zevkle okuruz. Google Amcaya soracak olursak bir sürü bilginin adresini bize sunar…
Divriği Ulu Cami:
1228-1229 yıllarında Mengücekoğulları yönetimi döneminde yaptırılır.
Cami ve şifahane Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından yaptırılır.
Dantela gibi işlenmiş taş işçiliği ve mükemmel mimarasi ile gelenleri adeta kendisine aşık eder. Türkiye’den UNESCO Dünya Kültür mirası listesine giren ilk camidir.
Ahlatlı Hürremşah adında bir mimar tarafından tasarlanır ve yapılır. Kendisine özgü süsleme ve yapı tekniği ile Dünyada tektir, bir benzeri yapılması denenmemiştir.
Caminin 3 taç kapısının süslemeleri biri birilerinden farklı olarak planlanır. Süslemeler açısından ise cami kendisi ile yarışır gibi, her kapının bezemesi ve planlaması diğerinden daha güzel görünümünde. Onun için Divriği Ulu Camisi ve darüşşifası