PİSİDİA ANTİOKHEİA

Önce kenti plan üzerinde görelim
Antiokheia, Yalvaç’ın 1 km kuzeyinde, yaklaşık 1236 m yüksekliğe ulaşan bir tepenin üzerine kurulmuştur.
Şehrin kurulu olduğu arazi, doğuda Sultan Dağları, kuzeyde Karakuş Dağı, güneydoğuda Kızıl Dağ, güneybatıda Kirişli Dağ ve Eğirdir Gölü’nün kuzey sahiliyle çevrilidir. Şehrin akropolisi (iç kale, yüksek şehir), surlarla çevrili olan alanı 47 hektardır.
Antiokheia kent planıKent, batıya yönelik olarak yedi tepeden oluşan bir alan üzerine hipodamik (ızgara) planda kurulmuştur.
Doğusunda akan Anthios deresinin oluşturduğu derin vadi kentin doğusunda doğal bir koruma meydana getirirken, kentin diğer kısımları, belli dönemlerde bir surla kuşatılmış ve oval planlı, korunaklı bir kent elde edilmiştir.
Üç giriş kapısı bulunan kentin ana giriş kapısı batıdadır.
Kentin ana caddeleri Decumanus, kentin en batısından en doğusuna; Cardo ise en kuzeyinden en güneyine uzanır.
Diğer cadde ve sokaklar “t” biçimde kesişen bu iki ana caddeden başlar ve bu iki ana caddede biter.
Bütün cadde ve sokakların altında inşa edilmiş olan kanalizasyon ağı birbirine bağlanmaktadır.
Tiyatro ve diğer kamu yapıları iki ana caddenin kenarına yapılmış ve kentin en yüksek tepesine tapınak inşa edilmiştir.
Stadyum kentin batı eteğinde surların dışında kalmıştır.
————————-
Şimdi de tarihi  gelişime bir göz atalım.
Seleukos soyundan I. Antiokhos tarafından (M.Ö. 281—261) yıllarında kurulduğu düşünülen antik kent “Antiokheia’ adı ile anılır. 
Antiokheia Roma döneminde çok önemli bir konuma gelir. M.Ö. 25 yılında Pisidia bölgesinde ilk ve en büyük askeri koloninin imparator Augustus tarafından kurulmasından sonra kent, imparator tarafından bir Roma askeri kolonisi olarak yeniden düzenlenir. Augustus, Antiokheia’ya Roma’dan üç bin kişi getirtip yerleştirir.
Roma kenti ile Antiokheia’nın tarihte kardeş kent olarak görüldüğü iddia edilir.
Antiochia Roma döneminde Psidia bölgesinin başkentidir.
Erken İmparatorluk Dönemi’nde şehir yeniden düzenir. Birçok dini ve sivil yapılar inşaa edilir.
Izgara planlı olan kentte şimdilik bilinen yapılar; Augustus Tapınağı, Tiyatro, Roma Hamamı,  Tiberius Meydanı, Nympheum ve bunlar ile birlikte örenyerinde kazılar sonucu açılan Decumanus Maximus Caddesi, Cordo Maximus Caddesi, Batı Kapısı ve Propylon bulunmaktadır.
M.S. 1. yüzyıl başlarında St. Paul ve St. Barnabas’ın Hıristiyanlığı yaymak için Anadolu’ya yapmış oldukları üç önemli misyoner seferinin ilkinde Hristiyanlığı Küçük Asya olarak adlandırılan Anadolu’daki halka ilk kez Antiokheia’da yani burada anlatmaya başlarlar.
O zamanki kentte Cardo Maximus adı verilen cadde dar ve düz sokaklara açılır. Kent iki ana meydandan (Augustus ve Tiberius) oluşmaktadır. Bu meydanlar kentin doğusunda ve odak merkezinde bulunmaktadır.
Antiokheia yaklaşık 3000 m. uzunluğundaki surlar ile çevrilidir. Helenistik dönemde inşa edilen görkemli surlar, Roma ve Bizans dönemlerinde genişletilerek onarılır. Kentin girişinin güvenliğini sağlayan “Batı Kapısı” zırh ve silah kabartmaları ile bezelidir. Bu kabartmalar antik kentin gücünü simgeler.

Ziyaretçiler de kente Batı Kapısından girerler.
BATI KAPISI
Batı kapısından girişKentin bilinen iki kapısından biri günee, diğeri de batı kapısıdır.
Zamanında kentin ana giriş kapısı olan bu anıtsal yapı, 12 metre yüksekliğinde,
24 metre eninde ve üç kemerlidir. İki yandan sur duvarlarıyla birleşir. Kemerlerin üzerindeki alınlıkta, cephenin odağını, karşılıklı diz çökmüş, flama ve standart
taşıyan iki Persli kabartması vardır. Plasterler üzerinde ise girland taşıyan Nikeler bulunur. Kapının dış yüzündeki arşitravda bronz harflerle;
“IMP. CAESARI [DIVI NERVAE NEP.] DIVI [TRAIANI FIL. TRAIANO H]ADRIANO AU[G. PONT. MAX. TRIB. P]OT. COS III P.P. ET SABINAE AU[G–] COL[ONIA]” yazar.
Tercümesi: “İmparator Caesar Traianus Hadrianus Augustus için; tanrılaştırılan Nerva’nın torunu, tanrılaştırılan Traianus’un oğlu, büyük rahip, 13. kez tribunus, 3. kez konsül, vatanın babası ve Sabina Augusta için… koloni”… yazının devamı maalesef yok…
İç yüzünde “C. IVL. ASP(ER) PANSINI [AN]VS IIVIR V TRIB[UNUS MILITUM—] D(E) S(UA) P(ECUNİA) F(ECIT) ET ORNAVIT” yazar.
Tercümesi: “C. Julius Asper Pansinianus, beşinci kez belediye başkanı, binbaşı, kendi parasıyla yaptırıp süsledi.” 
Arşitrav üzerinde ki frizde Hippocamp, Triton, Amazon kalkanı, zırh ve çeşitli silah kabartmaları bulunmaktadır. Kapı, Hadrian için İ.S. 120 yılından sonra
yapılmış, İ.S. 200 yılında kazanılan bir savaşla da zafer takı olarak yeniden düzenlenmiştir.
———————————–
TİYATRO: 
Kent merkezine yakın bir tepenin batı yamacına inşa edilmiş olan tiyatronun oturma sıraları, tepenin yamacına oyulmak sureti ile doğal toprak eğimi üzerine oturtulmuş sadece güney yöndeki oturma sıralarının üst kısmı tonoz ve kemerlerle desteklenmiştir. Yarım ay şeklinde orkestrası bulunan tiyatronun caveası yaklaşık 95 m uzunluğundandır. Arkadaki yuvarlak çevreleme (dış çevresi) yaklaşık 185 m gelmektedir.
Sahne binasının kalıntılarından, dikdörtgen bir plana sahip olduğu anlaşılmaktadır. Cephe mimarisinin bezemeli olduğu ve kabartmalı frizlerle donatıldığı ele geçen mimari parçalardan anlaşılmaktadır.
İlk yapımı helenistik döneme dek inen tiyatroda, M.S. 311 — 313 yılları arasında yenileme ve genişletme çalışmaları yapıldığı yazıtlardan anlaşılmaktadır.
—————————-

 

DECUMANUS MAXİMUS ve CARDO MAXİMUS CADDELERİ
Miletoslu Hippodamos’un (İ.Ö. 5. yy) kullandığı ızgara plan Antiokheia’da da başarıyla uygulanmıştır. Bilinen iki cadde, Batı Kapısı’ndan başlayan 90 + 320 metrelik Decumanus Maximus Caddesi ve Nympheum’dan (anıtsal çeşme) başlayan 400 metrelik Cardo Maximus Caddesi’dir. İki cadde Tiberia Platea (Tiberius Meydanı)’nın yaklaşık 70 m güneyinde dik açıyla kesişmektedir. Her iki cadde kenarlarında, İ.S. 1. ve 2 yüzyıllara tarihlenen dükkân vb. yapı kalıntıları ortaya çıkmıştır. Her iki caddenin de altında kanalizasyon sistemi bulunmaktadır.
————————–

Augustus Tapınağına varmadan önce Tiberius Alanı ve Propylon (anıtsal giriş) vardır. Propylon (anıtsal giriş) sadece yer olarak biliniyor ama giriş özelliğini çoktan kaybetmiş. Kemerli geçişler çoktan yok olmuş.
Propylon Augustus Alanı ile Tiberius Alanının kesiştiği yerdedir. Tiberius Alanı, sütunlu caddenin doğu bitiminde yer alır. Arkeolojik kazılarda galeride dükkânların yer aldığı bölümlerden bol miktarda cam, pişmiş toprak ve bronz malzeme bulunmuştur. Kentin en önemli bölümlerinden olan Sütunlu Cadde, Tiberius Alanına kadar uzanır.

PROPYLON
Tiberius Meydanı’nın sonlandığı noktada başlayan on iki basamaklı temel yapısı, arkadaki düzlükte bulunan İmparatorluk Kutsal Alanı’na (Augustus Tapınağı)
geçişi sağlayan anıtsal Propylon’a aittir.
Ön ve arka yüzlerde dörder Korinth düzenli sütunun taşıdığı masif üst yapısı, üç kemerli girişi ve plastik süslemeleriyle, çağını takip eden dönemlerde
Antiokheia’nın Batı Kapısı dahil olmak üzere pek çok yapıya esin kaynağı olan Propylon, Marcus Antonius’u Actium deniz savaşında yenerek Roma dünyasının tek egemeni olan ve Augustus ünvanı alan imparator Octavianus adına yapılır.  Arka plandaki Augustus Tapınağı’na geçişi sağlaması hatta mimari bütünlük içinde olması da bunu gösterir. Ayrıca, ünlü Res Gestae Divi Augusti (Augustus’un yaptığı işleri anlatan yazıt) de Propylon kazılarında bulunmuş olup Yalvaç
Müzesi’nde sergilenmektedir. Res Gestae fragmanlar (parçalar) halinde bulunduğu için orijinalinde sergilendiği yer tartışma konusu olmuş ve araştırmacılar, orta
girişin iki yanında bulunduğu üzerinde fikir birliğine varabilmişlerdir.
Üç kemerli girişin yan kemerleri 3,5 m, merkez giriş 4,5 m genişliğindedir. Orta kemerin üst kısmındaki boşluklarda, karşılıklı olarak diz çökmüş, elleri arkadan
bağlı, biri çıplak iki Pisidia’lı savaş esiri kabartması bulunur. Yan giriş üstündeki kemerlerin üst kısımlarında ise karşılıklı girland (Çiçek yaprak çelengi)
taşıyan aşk tanrısı Eros ve Zafer tanrıçası Nike kabartmaları görülür.
Orta girişin üzerindeki arşitrava bronz harflerle monte edilmiş yazıtı şu şekildedir: “IMP. CAES[ARI DI]VI [F.A]VGVSTO PONTI[F]ICI M[AXIM]0COS X[IIITRIB]VN[ICAE] POTESTATIS XXII [IM]P XIIII P.[P.]”
Tercümesi: “Tanrının oğlu İmparator Caesar Augustus için, büyük rahip, 13. kez konsül, 23. kez tribunus, 14. kez imparator, vatanın babası (Pater Patriae)”

TİBERİUS ALANI
Merkezi Kilise’nin doğusundan geçen Cardo Maximus Caddesi ile Propylon arasındaki alan Tiberius Meydanı olarak adlandırılmaktadır. M.S. 25 — 50 yıllarına tarihlenen alan, 30 x 70 metre ölçülerindedir.
Kentin merkezinde olması ve Kutsal Alan’a yakınlığı bu alanın kent yaşamının kalbi olduğunu gösterir.
Alanın iki yanındaki sütunlu portükolar arkasında bulunan dükkanların kazısında elde edilen buluntulardan anlaşıldığına göre, meydanda, yiyecek ve içki dükkanları vardı. Meydanın doğu ucunda, Propylon’un önünde, kalkan biçimli bir bloğa, bronz harflerle oluşturulmuş yazıtta “TİTUS OĞLU, SERGİA KÜTÜĞÜNE KAYITLI, TİTUS BAEBİUS ASİATİKUS, AEDİL (Belediye Başkanı), 3.000 AYAK (880 metre)
KENDİ PARASINDAN DÖŞEDİ” cümlesi okunmuştur. Bu yazıttan anlaşıldığı üzere her iki cadde ve bu alanın zemin döşemesi belediye başkanı Asiatikus Baebius tarafından yaptırılmıştır. Uzerinde bronz harf delikleriyle kalkan kabartmalı bu mimari parça halen bulunuuğu yerindedir.

Kentin en yüksek kutsal alanına imparator Augustus’un adına görkemli bir tapınak (Augustus Tapınağı) yaptırılır.
AUGUSTUS TAPINAĞI
Tapınak kentin en yüksek yerindeki kutsal alan içerisinde ve İmparator Augustus’un ölümünden sonra onun adına ithafen yapılmıştır. Yapının temeli, doğal kayanın kesilmesi ile oluşturulmuştur. 2,50 m yüksekliğindeki bir podium üzerinde yer alan tapınağa, batı cephesinden on iki basamaklı bir merdiven ile çıkılmaktaydı.
Tapınağın podyumu 26 m x 15 m uzunluktadır. Yapı, önde dört sütunlu prostylosdur ve Korinth başlıklar kullanılmıştır. Pronaos anteleri, duvar şeklinde olmayıp iki yanda birer sütun bulunmaktadır. Pronaos 7,70 m uzunluğundadır. Cella 12,00 m X 10,10 m ölçülerinde ve kareye yakın bir şekildedir. Cella duvarlarının kalınlığı 1,10 m ile 0,7 m arasında değişmektedir. Cella duvarını yaprak kıvrımlı bir friz çevirir. Sütunların üstünde üç fascialı arşitrav üzerinde yüksekliği 0,50 m. uzunluğu 10 m. olan ve boğa başları ile taşınan girlandlı bir friz uzanır. Alınlıkta, geison düz, sigma ise palmet motifler ile süslü, orta kısımda yumurta ve boncuk dizileri ile sınırlandırılmış (epiphani) bir pencere bulunmaktadır. Tepe akroterine kıvrımlar arasında Nikhe, yanlarda ise acanthus yaprakları yüksek kabartma olarak işlenmiştir.
Tapınağın arkasında yarım daire şeklinde doğal kayaya oyularak meydana getirilmiş iki katlı bir galeri vardır. Alt katta Dor, üst katta ise İyon düzeninde
sütunlar kullanılmıştır. Tapınak önünde 63 m. X 85 m. boyutlarında İmparatorun adı ile anılan bir alan oluşturulmuştur. Alanın kuzey ve güney taraflarında yer
alan, yaklaşık 5 m. genişliğindeki sütunlu galerilerin ise bu gün kısmen temel izleri seçilebilmektedir. Yapının, yazıtlardan ve bezeme işçiliğinden elde edilen
bulgular ile yapım faaliyetlerinin Roma İmparatoru Tiberius devrinden Cladius dönemine kadar uzanan bir zaman diliminde devam ettiğini göstermektedir.

Kentin kuzeybatı köşesinde bir Roma hamamı bulunur. Hamamda soğuk, sıcak ve ılık kısımları, soyunma ve servis bölümleri, su testileri ve depolar vardır.
Sultan Dağları’nın eteklerinde ve akropolün batısındaki stadium, Helenistik dönemdendir.
Çok iyi durumda olan su kemerleri M.S. 1. yüzyıl sonu 2. yüzyıl başına tarihlenir. 
Antiokheia’nın ilk ve en büyük kilisesi olan St. Paul Kilisesi, Roma hamamının 200 m. güneyinde yer alır.

Kilise daha önce inşa edilmiş küçük bir kilisenin yerine inşa edilir. Bu küçük kilisenin altında da daha küçük boyutta bir sinagogun olduğu tespit edilmiştir.
Kilisenin içinde çok sayıda mezar ve iskelet kalıntılarına rastlanmıştır. Kilisenin tabanı mozaiklerle bezelidir. 

——————————————
Yazı ve resimlerin düzenlenmesine devam ediliyor…